dogum sonrasi depresyon

Anne Olmak ve Dogum Sonrası Depresyonu

9 ay bekledikten sonra yavrusunu kucağına alan annenin çok mutlu olma ile ilgili beklentileri vardır. Ama bu her zaman böyle gerçekleşmez. Lohusa kadınların yarıya yakını lohusalık hüznü (baby blues) diye tanımladığımız duygusal problemlerden şikayet ederler. Belki de bu nedenle geleneklerimizde 40 gün boyunca lohusa kadın yanlız bırakılmaz, annesi yada yakın aile üyelerinden biri lohusaya ve bebeğe bakmak için yardıma gelir.

Gün içinde ani duygusal dalgalanmalar, endişe, huzursuzluk, ağlama nöbetleri, dikkatini toparlamada zorluk ve uyku bozukluğu gibi belirtilerle karakterize olan lohusalık hüznü, doğumdan bir süre sonra başlar, birkaç gün ya da birkaç hafta sürer ve geçer.

Lohusa kadınların % 9-16’sinda lohusalık hüznü daha şiddetli devam eder ve kalıcı bir hal alır[1]. Bu durum doğum sonrası (postpartum) depresyonu olarak tanımlanır. İlk bebeğinde postpartum depresyonu geçiren annelerde tekrarlama ihtimali %41 dolayındadır.

Doğum sonrası depresyonu uzun sureli duygusal zorluklara sebep olur, yeni anne ve ailenin hayatında ciddi sonuçlar yaratabilir ve bu süreçte annenin yardıma ihtiyacı vardır.

Bilim insanları postpartum depresyonuna nelerin sebep olduğunu kesinlikle bulabilmiş değiller. Hamilelik boyunca ve sonrasındaki hormonal değişikliklerin bu duruma neden olduğu düşünülüyor.  Vücut  formunun değişmesi, kadının iş ve sosyal hayatındaki ani değişiklik, kendine ait zamanın kalmaması, emzirme, uykusuzluk, iyi bir anne olamama ile ilgili endişeler de bu depresyona katkıda bulunan faktörlerdir.

Kimler Postpartum Depresyon için yüksek risk taşıyor:

  • 20 yaşından genç olmak
  • Herhangi bir bağımlılık hikayesi olması (alkol, sigara vs,)
  • Planlanmamış bir hamilelik
  • Daha önce depresyon, kaygı bozukluğu yada postpartum depresyonu geçirenler
  • Hamilelik süresince ve sonrasında yaşanılan stres (bir yakının hastalığı yada kaybı, bebekte  yada annede sağlık sorunu )
  • Yakın aile üyelerinde depresyon yada kaygı bozukluğu
  • Aile yakınlarıyla sağlıklı ilişkilerin olmaması yada annenin bekar olması
  • Ciddi ekonomik problemler
  • Annenin yakın cevresinden ihtiyacı olan desteği görememesi

Doğum Sonrası Depresyon (Post Partum Depresyon)  Belirtileri Nelerdir?

Postpartum depresyon doğumu takip eden 1 yıl süresince herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir ve normal sayılabilecek bir hüzünlülük halinden, psikotik depresyona kadar varan çeşitlilik gösterebilir. Ağlama, değersizlik, umutsuzluk, karamsarlık, sosyal izolasyon, cinsel istekte azalma, dikkat zayıflığı, kararsızlık, intihar düşünceleri, iştahta azalma ya da artma ve buna bağlı kilo değişiklikleri, uyku düzeninde değişiklikler içerir. Bunlara ilaveten aşağıdaki düşünce ve davranışlar postpartum depresyonda sıklıkla rastlanır:

  • Annenin ne  kendisiyle ne de bebekle ilgilenemediğini düşünmesi.
  • Ayrıca bebeğe yabancılaşma söz konusu olabilir ve anne bebeğin kendisine ait olmadığı duygusunu yaşayabilir.
  • Özellikle sabahın erken saatlerinde enerjinin dibe vurduğunu hissetmesi
  • Suçluluk veya yetersizlik duygusu yaşama
  • Dikkati bir konuya odaklama konusunda güçlük yaşama.  Basit günlük aktiviteleri bile yerine getirememe
  • Her duruma ve olaya öfkelenme. Özellikle babanın bebekle ilgilenmemesi ve yardımcı olmaması tartışmaları başlatabilir.
  • Bebeğe ve/veya kendine  zarar vermeye yönelik düşünceler yaşama. Bu tekrarlanan düşüncelerden dolayı suçluluk duyguları.
  • İçe kapanma, kimseyle konuşmak istememe, önceden yaptığı aktivitelerden zevk almama

Postpartum depresyonda  tıbbi yada psikolojik tedaviler önemlidir. Ancak daha da önemlisi kendinize iyi bakmanız. Yeni anneler aşağıda sıralanan önerilerden fayda görebilir:

  • Annelikle ilgili gerçekci olmayan beklentilerinizin farkına varıp daha gercekçi hedefler belirleyin (mesela bebeğini organik ürünlerle  büyütmeyi hedeflemiş bir anne için bu ekonomik yada bebeğin kreşe gitmesi nedeniyle gerçekci bir hedef olmayabilir ve bunu başaramamak hayal kırılığı yaratabilir)
  • Mümkün olduğu kadar dinlenin ve uyuyun (ziyaretçileri sınırlayabilirsiniz, dinlenmek için ayırdığınız zamanları diğerlerine söyleyin)
  • Yemek hazırlama, bebeğin bakımı, ev işleri için çevrenizden yardım alın
  • Eşinizin ve diğer insanların yardım tekliflerini kabul edin
  • Iyi beslenin; kendinize yemek hazırlayın, arkadaşlarınızı yemek getirmeleri konusunda teşvik edin, evde sağlıklı ve yüksek enerji veren yiyecekler bulundurun
  • Cok ağır olmayan egzersizler yapın, bebeğinizle yürüyüşe çıkmak yada bebekle katılabileceğiniz fitness sınıflarına katılmak gibi
  • Bir destek ağı oluşturmaya çalışın, Size yardım edebilecek akraba ve arkadaşlarınızla ilişkilerinizi geliştirin.
  • Evden mümkün olduğu kadar çok dışarı çıkın. Sizin gibi bebekleri olan annelerle ve ailelerle görüşmeye çalışın
  • Yeni bebeği olan anneler için oluşturulmuş yardım gruplarına katılın. Yaşadığınız bölgedeki olanakları araştırın (Bazı belediyeler anne ve bebeklerin beraber katıldıgı yoga, havuzda yüzme egzersizleri, emzirme eğitimi gibi hizmetler sunmakta)

Unutmayın, bu zamanlar bebeğinizle kaliteli zaman geçireceğiniz zamanlar. Ancak doğum sonrası depresyonu sıklıkla karşılaşılan bir durum. Tüm bu önlemlere rağmen şikayetleriniz devam ediyorsa doktorlardan ve psikoterapistlerden yardım almak zamanı gelmiştir.

Filiz Doğan

Kaynaklar:
http://www.apa.org/pi/women/programs/depression/postpartum.aspx
http://knowledgex.camh.net/amhspecialists/resources_families/Pages/selfcare_ppd.aspx
http://www.cmha.ca/mental_health/postpartum-depression/#.VYn_hUZQqf4
http://www.mayoclinic.org/diseases-conditions/postpartum-depression/basics/definition/con-20029130

Filiz Doğan, İstanbul Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi’nden psikolojide lisans ve master derecelerine sahiptir. 1986-2002 yılları arasında Vakıf Gureba Hastanesinde Psikolog olarak çalıştıktan sonra Toronto’ya yerleşmiştir. Kanada’da eğitimine devam etmiş ve Registered Psychotherapist ünvanını almıştır. Stajını CAMH de Nöropsikometri laboratuarında çalışarak tamamlamıştır.

Filiz Doğan Türkçe konuşan topluma, kendi anadilinde hizmet veren Psikolojik Destek ve Kişisel Gelişim Proğramı’nin yaratıcısıdır. Bir pilot proje olarak 2013 yılında başlatılan bu proğram yoğun talep nedeniyle halen hizmet vermeye devam etmektedir. Kanada’daki statüsü ne olursa olsun (citizen, permanent resident, student, refugee, non-status) toplumun her kesimine açık olan bu servis ücretsiz hizmet vermektedir.