Swans

Çocuk ve Yas

5-9 yaş çocuğu ölümü yaşayan tüm canlı şeylerin sonlanması olarak, bir son olarak görür. Henüz ölüm kavramı kişiselleştirilmemiştir. Düşünceleri yoluyla bundan kaçabileceğini zanneder. Ölümü; melekler, iskelet vb ile canlandırma eğilimindedir. Yaratıkların gelip onu alacağından korkar, ruh, ceset, hayalet gibi kelimeler onu korkutur. Ölüm konularına ilgi göstermeye başlar. Bazı çocukların bu dönemde gece kabusları vardır.

6-11 yaş döneminde çocuk, zaman kavramını öğrenmiş ve kendi yaşamıyla ilişkilendirmeye başlamıştır. Zaman kavramını öğrenmesi çocuğun ölüm (yaşamın sonlanması) kavramını anlamasını kolaylaştırır. Eğer birisi ölürse çocuk bir daha onun geri dönmeyeceğini bilir. Bu yaş grubundaki çocuk yetişkine benzer şekilde kayıp sonrasında yoğun üzüntüler yaşayabilir. Aileden birisinin kaybına güçlü tepkiler verebilir. Bu yaştaki çocuk için kayıp, çok üzüntü veren zorlu bir süreçtir. Açık bir şekilde ağlayabilir, uyku, yemek yeme alışkanlıklarında veya diğer davranışlarında değişiklikler meydana gelebilir. Regresyon, saldırganlık, içe çekilme, alt ıslatma gibi davranış problemleri ortaya çıkabilir.

Ergenler bir ölüm olayı yaşandığında suçluluk, kızgınlık veya sorumluluk duyabilirler. Henüz özel ve genele ait duygularının ayrımını yapamazlar. Sıklıkla yaşamın anlamını sorgularlar. Ergenlik dönemindeki kayıplar kimlik gelişimi açısından oldukça önemlidir. Ergen bu dönemde kendini kabul, benlik saygısı düzeyini belirlerken varoluşunu da sorgulamaktadır .

Çocuğun ölüme ilişkin kafasındaki var olan kavramsal yanlışlar bazı sorunlar yaratabilir. Mesela ölümün uykuyla karıştırılması ve ölen kişinin uyuduğunun zannedilmesi çocuğu rahatsız edebilir. Bu durumdaki çocukta uykuyla ilgili problemler ortaya çıkabilir. Uzağa gitmek de bir başka kavramsal yanlıştır. Çocuklarda terk edilmişlik duygusuna yol açabilir. Kısa süreli ayrılıklar endişe yaratabilir. Sorun yaratan başka bir konu da hasta olmaktır; her hasta olan kişinin öleceğini sanan çocuk kendisi veya ebeveyni hastalandığında öleceğini düşünebilir. Sadece yaşlı insanların öldüğü konusunda çocuk bilgilendirilmişse genç bir insan veya bir çocuk öldüğünde bunu duyduğunda şaşırabilir ve bildiklerine inancını yitirebilir.

Yaşanan kayıp sonrası çevredeki yetişkinlerin özellikle anne ve babanın verdikleri tepkiler çok önemlidir. Çünkü bu yetişkinler sadece çocuğun bakımını üstlenen kişiler değil aynı zamanda rol modelleridir. Yaş grubu ne olursa olsun, anne yada babanın uzun süreli ve yoğun bir yas yaşaması çocuğun duygusal sağlığı üzerinde ciddi etkiler oluşturabilir.

Ölümle ilgili yapılacak açıklamaların, çocuğun bu bilgiye ihtiyaç duyduğu zamanda, açık, anlaşılır ve basit bir şekilde yapılması önemlidir. Ölümü, uyku, hastalık, uzağa gitmek, yaşlılık gibi kavramlarla eşleştirerek açıklamaktan kaçınılmalıdır. Ölümü izleyen kayıp sürecinde yetişkinin çocuğa yaklaşımı önemlidir. Yetişkin çocuğa karşı duyarlı, soğukkanlı, dinlemeye açık, yargılamayan, çocuğun ihtiyaçlarını dikkate alan ve duygusunu ifade etmesine izin veren bir yaklaşım sergilemelidir. Kayıp sonrası yaşananlar, çocuğun yaşı, kişiliği, deneyimleri, ölen kişiyle ilişkisi, çevrenin etkisi, ailenin tutumu, ölüm nedeni ve ölüş şekline göre değişmektedir. Çocuğa kayıptan önceki yaşantısının aynı şekilde devam edeceği ve güvende olacağı duygusu hissettirildiğinde çocuk kayıp sonrası yas süreciyle sağlıklı biçimde başedebilecektir.