30 Ağustos Zafer Bayramı
26 Ağustos 1922 gecesi Kocatepe’de geleceğe umutla bakan bir lider, bir ordu ve bir millet, şafak vaktini bekliyordu. Nazım Hikmet, Kuvayi Milliye Destanı’nda bu geceyi şöyle anlatıyor:
Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu
Paşalar: ‘Üç’, dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkla akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı.
26 Ağustos 1922 tarihinde başlayan ve 30 Ağustos tarihinde Dumlupınar’da sona eren, aralıksız dört gün süren Başkomutanlık Meydan Muharebesi sonunda Türk ordularının zaferi, Kurtuluş Savaşı’nın da başarısını müjdeliyordu. Büyük önderimiz Mustafa Kemal liderliğinde artık yeni bir ülkenin kurulması için gerekecek bağımsızlık ve barış ortamı çok yakındı. Yine Kuvayi Milliye Destanı’ndan bir bölüm:
Ali Onbaşı bir şimşek hızıyla düşündü ve şu türküyü duydu:
‘Dörtnala gelip uzak Asya’dan Akdeniz’e
bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu, bu davet bizim.
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine bu hasret bizim…’
Bu nedenle, 30 Ağustos, düşman birliklerin ülkemizi terk etmesinin sembolü olarak Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır. İlk kutlamaların 1923 yılında Dumlupınar, Ankara, İzmir ve Kahramanmaraş’ta yapıldığı bilinmekle birlikte, 30 Ağustos günü, 1935 yılında Zafer Bayramı olarak kutlanmaya başlanmıştır.
19 Mayıs 1919 tarihinde başlayan Kurtuluş Savaşı’nı yokluklar içinde ve büyük fedakarlıklarla tarihin görmediği bir bağımsızlık mücadelesine ve tarihin görmediği bir zafere dönüştüren, ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü, komutanlarımızı, yaşamını yitiren askerlerimizi, malını ve canını vermekten çekinmeyen fedakar halkımızı saygıyla anıyoruz.