Bilgisayar Oyunları ve Çocuklarımız
Aşağıdaki yazı yazarın New Symposium Ekim-2006 sayısında yayınlanan makalesinden tercüme edilmiştir.
Yazının orijinaline buraya tıkayarak ulaşılabilir.
Teknolojik gelişmeler yaşamımızdaki birçok şeyi değiştirdiği gibi, çocukların oyun alışkanlıklarını da değiştirdi. 1970 yılında piyasaya ilk sürülen video oyunu ile birlikte çocukların ve yetişkinlerin boş zamanlarını değerlendirme alışkanlıkları giderek eskisinden çok farklı hale geldi. Son istatistiklere göre, Amerika’daki 2-17 yaş grubundaki çocukların % 92’si video oyunlarını oynuyor. Ancak aileler çoğunlukla bu oyunların içeriğinden ve çocuklarını nasıl etkilediğinden habersiz. Son yapılan çalışmalar gösteriyor ki video oyunları çocuklarımızın kültürel çevresini kirletiyor, beyin gelişimini olumsuz yönde etkiliyor ve saldırgan davranışları teşvik ediyor.
İstatistiklere göre erkek çocukların % 65’si, kızların %57’si günde 1-6 saat arasında evde video oyunlarıyla vakit geçiriyor. Buna ilaveten erkeklerin % 39’u ve kızların % 16’sı 1-2 saat kadar internet cafelerde oyun oynuyorlar.
Uluslararası oyun endüstrisinin yıllık cirosu 15 milyon doların üzerinde ve hedef kitle öncelikle 7-14 yaş arası erkek çocuklar. Bu yaş grubunun hareket ve şiddete ilgisinden dolayı oyun endüstrisi şiddet ve seksi bir pazarlama aracı olarak kullanmakta. Sonuç olarak çocuklar ciddi boyutlarda şiddet ve seks içeriği olan bilgisayar oyunlarıyla oldukça önemli miktarda zaman geçirmekte. Birde bu çocukların saatlerce televizyon izlediğini düşünün. Nasıl çocuklarımızı havası, suyu, toprağı zehirli atıklarla kirletilmiş bir çevrede yetiştirmek zorunda kalıyorsak, çocuklarımızın kültürel ortamı da televizyon ve bilgisayar oyunlarının içerdiği olumsuz davranış örnekleriyle kirletiliyor.
Çocuğun yaşı, bilgisayar oyunlarına ne kadar zaman harcadığı, ailesi, yaşıtları yada yalnız başına bu oyunları oynaması, şiddet ve seks içeren oyunların çocuk üzerindeki etkisini belirleyen faktörler. Çocuklar şiddeti taklit ediyor, bunları başkalarına vurmak, aşağılamak, ve kabadayılık etmek için bir onaylama gibi algılıyorlar. Ayrıca bu çocuklar kötü davranışlara muhatap kaldıklarında durumu kabullenip yardım istemiyorlar. Üstelik bu oyunlar gerçek hayattaki şiddet kurbanlarına karşı empatiyi azaltıyor. Sonuç olarak bu oyunlar çocukların düşüncelerini yönlendiriyor, duygusal duyarsızlaşmaya sebep oluyor ve kadınlara ve farklı etnik gruplara karşı kalıp yargılar oluşturuyor.