Dedem Korkut Dresden Kopyasi

Dede Korkut Hikayeleri

Fotograf: Dresden Kütüphanesindeki orijinal kopya / Arno Burgi

Dede Korkut hikayeleri Türklerin geleneklerini, yaşama biçimlerini, toplum içindeki ilişkilerini ve değer yargılarını, İslamiyet öncesi dönemden günümüze ulaştıran en değerli eserlerden biridir.Dede Korkut ise bu hikayeleri derleyen ve kuşaklar boyu anlatılarak bugüne kadar gelmesini sağlayan bir ulu kişi, bir “ata”dır.

Bu hikayeler yüzyıllar boyunca dilden dile aktarıldıktan sonra ancak 14. yüzyıldan itibaren yazıya geçirilmiştir. Kitab-ı Dedem Korkut ala Lisan-ı Taife-i Oğuzhan bu kitabın özgün adıdır.

Dede Korkut’un kim olduğu konusunda bugün elimizde kesin kanıtlar olmamakla birlikte, Türklerin ozanı ve Şaman soyundan gelen, olağanüstü güçleri olan ulu bir kişi olduğuna inanılır. Dede Korkut kitabının en başında yer alan “Hazreti Muhammed zamanına yakın, Bayat boyundan Korkut Ata derler bir er çıktı. O kişi Oğuz’un her şeyini bilirdi, ne derse olurdu. Bilinmezliklerden türlü haber verirdi. Tanrı onun gönlüne ilham ederdi.” şeklinde başlayan paragrafı bize bu konuda ipuçları vermektedir.

İlk orijinal kopyası Dresden Kütüphanesinde bulunmaktadır. Dede Korkut ve hikayeleri ile ilgili araştırma yapan pek çok bilim adamı bu baskıyı referans almıştır.

1950 yılında ise, İtalyan bilim adamı Ettore Rossi, Vatikan Kütüphanesinde eserin bir başka kopyası olduğunu bulmuş ve bunu bilim çevrelerine duyurmuştur.

Hikayeler destansı bir hava içerisinde anlatılmakta, Türklerin İslamiyet öncesi dönemleri hakkında önemli bilgiler aktarmaktadır. Orta Asya’da ve Ön Asya’da yaşayan Türk toplumlarının yaşam biçimlerini ve değerlerini bu hikayelerde açıkça görebiliyoruz. Hikayelerin yazıya geçirildiği dönem, Türklerin Müslümanlığı kabul etmesinden sonra olması nedeni ile, bu hikayelerde bazı İslami ögelere de rastlanmaktadır. Ancak, İslamiyet öncesi Türk toplumunun temel özelliklerinden olan ataerkil yapı, ataya saygı, kız erkek ilişkilerindeki ortak yaşam şekli, kahramanlık gibi unsurlara hikayelerde sıklıkla rastlanmaktadır.

Hikayelerde kullanılan dil ve bazı kelimeler, farklı Türk boylarında farklı anlamlar ifade etmekte veya bugün Türkçesi ile tam anlaşılamamaktadır. Bu nedenle, bugün bu konuda araştırma yapan bilim adamlarının önündeki önemli sorunlardan biri de, hikayeleri günümüz Türkçesine aktarırken,  doğru kelimeleri kullanabilmektir.

Prof. Muharrem Ergin, Faruk Sümer, Pertev Naili Boratav, Fahrettin Kırzıoğlu, Adnan Binyazar, Orhan Şaik Gökyay ve Semih Tezcan,  Dede Korkut üzerine önemli çalışmalar yapmışlardır. Semih Tezcan, sözcükler ile ilgili yaşanan zorlukları azaltmak için özellikle bunların kullanımı konusunda farklı lehçelerde incelemeler yapmış ve bunları yayınlamıştır.

Hakan Alpay

Kaynakça:

  • Adnan Binyazar, “Dede Korkut”, Yapı Kredi Yayınları, 2009
  • Muharrem Ergin, “Dede Korkut Kitabı”, 1000 Temel Eser, M.E.B. Devlet Kitapları, 1969