Mercan Dede Bir Konseptin Adı…
– Bu kadar zaman sonra müziğinde bir değişiklik var mi?
Ona siz karar vereceksiniz.. Tabii simdi Mercan Dede, o ben değilim zaten, bir konseptin adı, bizim bir çizgimiz var. Bizim müziğimiz gelenekselle modernin, geçmişle geleceğin, kaosla huzurun buluşma noktası. İstanbul müziği diyorum ben buna. İstanbul hakikaten çok ilham veren bir yer. Üç gün Beyoğlu’nda gezdiğin zaman görüyorsun, kilise çanıyla ezanın birlikteliği. Bizim müziğimiz İstanbul’un soundtrack’i gibi diyorum ben. Mevlana çok güzel söylemiş, ‘düne ait söz dünde kaldı, bugün yeni bir söz söylemek lazım’ diye, bu çok önemli. Yani biz eskiye ait birşey söylesek bile bugünün diliyle söylememiz lazım. Yeni bir söz söyledik bu sefer. Bir de anlaşma dilini yakalamak önemli. Şimdi bir yabancı ve bir Türk olarak ne kadar anlaşmaya çalışsak da ortak bir dilimiz olmadığı için anlaşamayız. Anlaşılabilecek dil çok önemli. O anlamda bizim yapmaya çalıştığımız müziğin içerisinde o dili yakalama isteği var. Bir anlamda genç bir müzik, elektronik altyapılar falan var, o genç kitleye ulaşabilmek çok önemli çünkü geleceğimiz onlar.
– Seni 12 yıl önce Yedikule’de, 2008’de de Toronto’da Trinity St. Paul’s United kilisesinde izlemiştik. O zamandan bu zamana memlekette pek çok toplumsal değişiklik oldu ve olmakta. Türkiye’deki değişimler senin müziğini nasıl etkiledi?
İstanbul’da boğaza en az bir kere gitmişsinizdir muhakkak. Dikkat ettiyseniz tek yöne doğru değildir akıntılar. Üst akıntılar, dip akıntıları vs vardır. Türkiye’deki değişimler de aynı şekilde. Ben genelde umutlu bakanlardan biriyim, genelde iyiye gittiğini düşünüyorum. Mevlana’nın söylediği gibi, ‘yaratmak istediğin değişim sen olacaksın’. Hepimiz üzerimize düşeni yapacağız. İnsan hakları konusunda çok yakın geçmişe göre ilerleme var mesela… Çok güzel bir farkındalık süreci var, bu süreç politikaya aynen yansımıyor. Toplumda hareketlilik başladı, gencecik insanlar bunu sergiliyor, bu çok güzel birşey.
– 2008’deki Toronto konserinde semazen olarak Ragıp Burke ve kızı Mira da vardı, çok güzel bir gösteriydi.
Yarin New York’daki konsere Mira ile Ragıp da gelecekler. Mira New York’da yaşıyor, Columbia Üniversitesi Güzel Sanatlar bölümünü bitirdi, evlendi ve Pamuk adında bir çocuğu var. Onların evlenme hikayeleri de çok ilginçtir. Konserler yüzünden biz gelemiyoruz diye dört kere düğünü iptal etmek zorunda kaldılar. Sonunda tamam dedik, sen evlenmeden konser vermiyoruz. Ancak o zaman düğün yaptılar.
– Müzik dışındaki sanatsal uğraşların da var senin ?
Benim eğitimim aslında güzel sanatlar üzerine. Çok uzun bir sure ara vermiştim, oraya bir dönüş süreci oldu, tekrar sergiler başladı. Resim, baskı ve fotoğraf. Üç tane bize heyecan veren sergi yaptık. Gezi olaylarından tam 6 ay evvel İstanbul’da Revolution/Revelation adıyla bir sergi açtık. Düşünsene sergiyi üç ay içerisinde 64 ülkeden 58 bin insan ziyaret etmiş. Türkiye’de modern sanat çok yeni gelişiyor ama gene de ben böyle bir şey beklemiyordum. Ayrıca ‘Dünya’ albümü bu sergiden çok beslendi. Uzun zamandır iki kitap üzerinde çalışıyorum. Ama çok kötü bir yazarım. İçime sinmeyince zorlamak istemiyorum. Film müzikleri yapmaya devam ediyorum bayağı yoğun bir şekilde. Şu anda 4-5 tane değişik proje var, bunların bir kısmı yabancı müzisyenlerle. Benim çekirdek grubum ise bu gece izleyeceğimiz çocuklar.
– Güzel bir konser diliyoruz.
Teşekkürler..
Uluç Özgüven
http://ozguven.info/blog
https://twitter.com/uozguven
Uluç Özgüven, Avusturya Lisesi’ni ve Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirdi. ABD’deki öğrenim ve çalışma hayatından sonra Türkiye’ye dönerek mesleği olan bilgisayar mühendisliğine devam etti. Sanat ve kültüre meraklıdır. Türkiye’nin neredeyse tamamını, Avrupa’nın ve ABD’nin belli başlı şehirlerini gezip, fotoğrafladı. Fotoğrafları ve röportajları Turizm Bakanlığı yayınlarında, Vizon Dergisi ve THY Skylife Dergisinde yayınlandı. Kanada’nın yerel gazetelerinde, Almanca ve İngilizce’den yaptığı öykü çevirileri, haberleri, yerel TV kanallarinda haber ve ropörtajları yayınlandı.