Sunay Akin

Sunay Akın ile Söyleşi

 

Sayın Sunay Akın ile 10 Kasım törenleri provaları sırasında keyifli bir söyleşi yaptık. Aşağıda bu söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz:

Toronto’ya bir kez daha hoşgeldiniz. Kanada’daki üçüncü söz gösteriniz. Ustelik herhagi bir maddi belkenti icinde olmadan 10 Kasim etkinliğimizi taçlandırıyorsunuz. Sizi bir kez daha Turkiye’den buraya getiren etkenler nelerdir?

Elbetteki sizler. Türkiye’den kalkıp buraya gelen aydınlık demokrasiye, cumhuriyete, bilgi toplumu olmaya, bir arada yaşamaya inanan insanlar. Cumhuriyetin oluşturduğu o vatandaş kimliği, özgur insan olmanın yolunda adımlar atanlar burada coğunluktalar. Bu güzel. Ama bir yandan da huzünleniyorum. Bu kadar aydınlık insan neden ülkesinden yani  ışığın kaynağından uzak kalsınlar? Ama şunu görüp seviniyorum. Hiç birzaman Turkiye’yi unutmuyorlar, kültürümüzü, ülkemizi burada hicbir bürokratın temsil edemeyecegi şekilde üst duzeyde temsil ediyorlar.

Isabel BaiderTiyatrosu’ nda yaptığımız etkinliği nasıl buluyorsunuz? Sizi izlemeye her yaştan insan geliyor. Kucakta bebekler bile sizi ufak  yaşta tanımaya başlıyorlar. Biraz once değindiniz ama biraz daha buradaki Türk toplumunu hakkindaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

Sizinle zaten bu söyleşiyi 10 Kasım’da yapılacak törenin provalarında yapıyoruz.  Bugün bir tatil günü, bir hafta sonunu gezip eğlenmek yerine burada 10 Kasım provalarına ayıran insanlarla karşılaştım. Bu ben sahneye çıktığımda hazırlanmis bir değer, bir zengilik. Bu işin mutfağında olan, emek veren insanlar var. Biz su anda sizinle soyleşi yaparken, onlar içeride çalışıyorlar. Bu çok önemli. Örgütlü bir toplum görüyorum.  Bugün başka yerde olabilirdi bu insanlar. Ama hayır. Büyük bir sevgi ile, kalplerini ortaya koyarak Atatürk’u anmak icin bir emek harcanıyor içeride. Burada aydınlık insanlar görüyorum.  Benim defalarca buraya gelmeme neden olan da bu.  Bu insanları, Kanada’daki Türkleri çok seviyorum. Farklı, kitap okuyan, bilgi toplumu  olmayı talep eden insanlar var. Önemli olan bu.

Biraz da sizden bahsedelim mi? Sunay Akın günlük yaşamında nasıldır? Yakınlarıniz size nasıl görüyor?

Doğrusu yakınlarım beni hiç göremiyor. Niye biliyor musunuz? Oyuncak Müzesi’ni kurduğum 2005 yılından beri haftada ancak iki gün evde olabiliyorum. Bir kültür emekçisi olarak kitaplarımdan, tek kişilik sahne oyunlarımdan ya da televizyon programlarımdan alın terimin hakkı olan sanatçı teliflerimden elde ettiğim gelirle o müzeyi ayakta tutmaya çalısıyorum. Bu yüzden cok çalısıyorum. Tüm gelirimi müzeye koyuyorum.  Cok vergiler ödüyoruz.  Şunu biliyorum ki bilgi toplumu olmaya, yani demokrasiye giden yol  müzelerden gecer. Gelişmis olan ülkeler önce müzelerini kurdular. Türkiye bu konuda geri kalmamalı. Bu nedenle ,  sorunuzun yanıtı olarak hergünüm, her saatim müzeyi ayakta tutmak icin verdiğim emekle geçiyor diyebilirim.

Oyuncak Müzesi hem sizin hem de Türkiye için bir gurur kaynağı. Kanada’da yaşayan ve Türkiye’ye gitme olanağı bulamayan Türk toplumu üyeleri için, Oyuncak Müzesi’ni nasıl anlatırsınız?

İstanbul Oyuncak Müzesi, 2011 yılında Avrupa Müzeler Forumu tarafından finale davet edilen 34 müzeden biri oldu ve finale davet edilen Avrupa’daki  tek oyuncak müzesi.  2012 yılında ise Avrupa Müzeler Akademisi tarafından en iyi oyuncak müzesi olarak ödüllendirildik. Çıtayı daha da yükselttik, aynı yıl Istanbul’da Avrupa’da birbiri ardına açılmaya başlayan yeni yeni oluşmaya başlayan oyuncak müzelerinin ilk toplantısını İstanbul’da gerçekleştirdik.  TOYKO adlı bu çalışmada, 28 müzeyi bir araya getirdik. Avrupa’nın en önde gelen müzecileri bu toplantıya katıldı. İstanbul Oyuncak Müzesi sadece Türkiye’ye oyun ve oyuncak olarak çocuk tarihini tanıtmıyor aynı zamanda müzeciliğimizi  Avrupa’da temsil  eden öncu bir kuruluştur.

Güncel eğilimleri  gözönüne alarak bir sorumuz olacak. İstanbul Oyuncak Müzesi’nin olduğu bina yıkılıp, yerine çok katlı bina yapılırdı ve sonra yan gelip yatılırdı senaryosu bugünkü toplumuzda akla öncelikli gelecek çözüm iken, siz neden çok farklı bir proje ürettiniz?

Zorunuz ne diyorsunuz degil mi? Cok guzel bir soru. Bu duyarlılığınız icin çok teşekkür ederim. Benim şu anda sizinle konuşurken borcum var. Çünkü müzeye yeni eserler katmak icin koleksiyonerlerle çalışıyorum  ve onlara borcum var. Bu nedenle cok çalışıyorum.  Müzeyi ayakta tutabilmek icin cok çalışıyorum. Müzeler para kazanmak için değildir. Ben böyle mutluyum. Karanlığa ışık taşımalıyız. Ben bir sanatçı isem ve sanatçının görevi ülkesini aydınlatmaksa, ben bunu yapıyorum. Ranta yönelip bina yapıp alacğınız kira ile yan gelip yatmak varken neden müzede çalışan arkadaşların maaşını ödeyebilmek icin, devlete vergiyi ödemek icin uğraşıp duruyorsunuz derseniz tek bir yanıtı var. Ben böyle mutluyum.

Dürüst, aydın ve adil bir birey olarak yetişmek ve bu bireylerden oluşan bir toplum hayal etmek için çok geç kaldık mı? Neler yapılmalı?

Bugün pekçok evde hala aile albümleri vardır. Açın bunları, içinde Cumhuriyetle birlikte ortaya çıkan insanlar vardır. Güzel  ve pırıl pırıl  insanlar.  Bizden bir önceki kuşağa gidelim. Kendi anne babanızın resimlerine baksanız, yani bir kusak öncekilere, durum yine aynı.  O insanların bugün yaşadiğımız kaygıları yoktu. Onlar idealist, geleceğe umutla bakan, komşuluğu geliştiren, birbirlerini  etnik yapı veya inanç merkezli dışlamayan, tam tersi farklılıkları yaşatan, saygı duyan insanlardı. Ancak hayat o kadar yanlış politize edildi ki bugün bu sorunuza yanıt arar duruma geldik.  Ama mutluluk cok uzakta değil. Hala içimizde.  Hepimiz farklı düşüneceğiz, farklı enstrumanlar gibi, ama bir arada yaşayacagız, bir orkestrada oldugu gibi. Yeterki  nota okumasını  bilelim.

Binlerce kilometre yolu tekrar geldiğiniz için, ve derya deniz aktardığınız bilgiler ve söz gösteriniz için teşekkür ediyoruz.

Ben teşekkür ederim.