sukru huner

23  NİSAN ÇOCUK BAYRAMI VE ÇOCUK HAKLARI

Dünyada ilk olarak belli bir günü çocuklara ve gençliğe armağan eden büyük insan GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, her konuda olduğu gibi bu konuda da  bugüne kadar gelmiş devlet adamlarını çok çok geride bırakmıştır. 23 Nisan’ı çocuklara armağan etmekle çocuğun bir anlamda insanın atası, diğer anlamda insanın geleceği, bir milletin ümidi ve değerli bir hazinesi olduğunu anlatmıştır. Geçmişte, filan üstün zekalı bir Türk çocuğu, filan üniversitede okuma hakkı elde etmiş, şu dahi  çocuğumuz şöyle bir ödül kazandı haberlerini duyar veya okurduk. Ne yazık ki son zamanlarda çocuklara yapılan iğrenç, mide bulandıran haberler duyar olduk .

ATATÜRK’ün çocuklara 23 Nisan’ı armağan etmesinden seneler sonra, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirisi üye devletlerce imzalanıp, ilan edilmiştir. Bu bildirinin maddelerine geçmeden önce çocuk haklarının tarihçesine çok kısa olarak bakmakta yarar vardır.

Eski Yunan’da çocuk haklarının korunması devletin koruması altındadır. Bununla beraber, çocuklar üzerinde babanın geniş hakları vardır. Babanın bu hakkı çocuğun rüştüne kadar sürer. Isparta gibi asker devletlerde çocuklar devletindir. Roma’da ise devlet aileye fazla karışmaz . Baba çocuklar üzerinde hem yönetici hem de yargıçtır. Hristiyanlığın benimsenmesinden sonra çocuk doğum ile beraber ailenin üyesi oldu ve tam haklara sahip bir kişi gibi sayıldı.

Müslümanlıkta ise çocuklar babalarının yönetimi altındadır . Baba, babalık haklarına dayanarak, erkek çocukları erginliğe erişinceye kadar, kız çocuklarını da evleninceye kadar eğitir ve onlara bakar. Babanın bu görevi yerine getirmemesi durumunda  KADILAR duruma el koyarak , bazı önlemlerle babanın görevini yapmasını sağlar. Babanın yanısıra annenin de çocuğunu besleyip, büyütme ve onu eğitme hakkı vardır. Annenin görevleri yalnızca dinsel açıdandır. Hukuksal “şer-i” olarak bu görevleri için zorlanamaz . Ana, erkek çocuğu yedi yaşına, kız çocuğu ise dokuz yaşına kadar yanında alıkoyabilir.

Uygarlığın gelişmesine paralel olarak, çocuk konusu her dönemde daha üst düzeyde ve daha geniş boyutları ile ele alınmıştır. Çocuk haklarının ne olduğu konusunda uluslararası düzeydeki çalışmalar yirminci yüzyılda başlamış, Birleşmiş Milletler kurulduktan sonra bu  örgüt aracılığı ile yönlendirilmiştir .

Birleşmiş Milletler Çocuk Bildirisi on madde ile belirtilmiştir:

“Madde 1- Her çocuk bu bildiride belirtilen haklardan yararlanmalıdır. Butün çocuklar herhangi bir ayırım gözeltilmeksizin ırk, din, renk, cinsiyet, dil, siyasal ya da başka konulardaki görüşler, ulusal ve toplumsal köken, servet, doğuş ya da ister kendisiyle ister ailesiyle ilgili olsun, başka her türlü durum dolayısıyla, her hangi bir ayırım ve kayırma yapılmaksızın bu haklara sahip olmalıdır.

Madde 2 – Çocuk özel korunmadan yararlanmalı, çocuğun bedence, zihince, ahlakça, ruhsal ve toplumsal bakımlardan sağlıklı, uyumlu biçimde ve özgürlük ve saygınlık koşulları içinde gelişebilmesi için, ona yasa yoluyla ve öteki yollardan olanaklar ve kolaylıklar sağlanmalıdır.

Madde 3 – Çocuk doğduğu andan başlayarak bir ad taşımaya ve yurttaşlığa hak kazanmalıdır.

Madde 4 – Çocuk toplumsal güvenlikten yararlanmalıdır. Onun sağlık içinde büyüme ve gelişmeye hakkı olmalı, bu amaçla doğumdan önceki ve sonraki bakım da dahil olmak üzere ,kendisİne ve annesine özel ihtimam ve koruma gösterilmelidir. Çocuk, yeterli beslenme, konut, eğlenme, sağlık bakımı haklarına sahip olmalıdır.

Madde 5 – Bedence, zihince, ya da toplumsal bakımdan arızalı çocuklara, özel durumlarının gerektirdiği özel ihtimamla eğitim ve bakım sağlanmalıdır .

Madde 6 – Çocuk kişiliğinin tam ve uyumlu gelişimi için, sevgi ve anlayışa gereksinme duyar. Çocuk mümkün olan bu durumlarda ana ve babasının koruması ve sorumluluğu altıda ve kesinlikle sevecenlik, maddi ve manevi güvenlik içinde büyümeli, küçük yaştaki çocuk, istisnai durumlar dışında annesinden ayrılmamalıdır. Toplum ve kamu kuruluşları, ailesi olmayan ya da geçinmek için yeterli geliri bulumayan çocuklara özel bir ilgi göstermekle görevli olmalıdır. Kalabalık ailelerin çocuklarının geçimi için devletten ödenek ya da başka kaynaklardan yardım sağlanması dileğinde bulunulmaya değer.

Madde 7- Çocuğun, en azından ilkokul düzeyinde parasız ve zorunlu olmak üzere eğitime hakkı vardır. Çocuğa genel kültürünü artıracak fırsat eşitliği koşulları altında yeteneklerini, kişisel sağduyusunu, ahlaki, toplumsal sorumluluk bilincini geliştimesini ve toplumun yararlı bir üyesi olmasını sağlayacak bir eğitim verilmelidir. Çocuğun yüksek çıkarları, onun eğitim ve yöneliminden sorumlu olanlar için yol gösterici ilke olmalıdır . Bu sorumluluk öncelikle ana babaya düşer. Çocuğa, oyun oynayabilmesi ve boş zamanlarını değerlendirebilmesi için geniş olanaklar sağlanacaktır. Burada da çocuğun eğitimine egemen olan amaç belirleyici sayılacaktır. Çocuğun bu haktan yararlanabilmesi için toplum ve kamu kurumları çaba göstermekle yükümlüdür.

Madde 8 – Çocuk hangi koşullar altında olursa olsun en başta korunup kurtarılacak kişiler arasında yer alacaktır.

Madde 9-Çocuk her türlü ihmale, zulme ve sömürüye karşı korunacaktır. Çocuk hiç bir biçimde bir ekonomik mala dönüştürülmeyecektir. Çocuk uygun bir yaşa gelmeden önce herhangi bir işte çalıştırılmayacaktır. Çocuk hiç bir durumda sağlığına ve öğrenimine zarar verebilecek ya da bedence, ahlakça gelişimine sekte vuracak bir meslekte veya işte çalıştırılmayacaktır .

Madde 10-Çocuk ırk, din ve benzeri öğelere dayalı aşağılayacı, ayırımcı uygulamara karşı  titizlikle korunacaktır.

Çocuk anlayış, hoş görü, insanlar arası dostluk, barış, evrensel kardeşlik ortamında ve özgücüyle yeteneklerinin insanlığın hizmetine adanmış olduğunun bilinci içinde yetiştirilecektir. Çocuk haklarının böylesine  sistemli bir bildirge ile düzenlenmesi ulusararası alanda çocuk haklarının düzenlenmesi açısından yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur.’’

Yukarıdaki Çocuk Hakları Bıldirgesi  bugün Türkiye’mizde  tam olarak uygulanmasa da , bir gün uygulanır dileği ile, tüm çocuklarımızın 23 Nisan Çocuk Bayramını candan kutlar, aydınlık gelecekler dilerim.

Mehmet Şükrü Hüner

Kaynak: Kilis orta okulundan okul arkadaşım rahmetli Ahmet Taner Kışlalı nın kültür bakanlığı  zamanında bakanlık tarafından yayınlanan ULUSAL KÜLTÜR dergisi.

Fotoğraf: Mehmet Şükrü Hüner torunlari ile birlikte

1939 Kilis doğumlu olan Mehmet Şükrü Hüner, yedek subaylığını Sarıkamış’da yaptı. Ankara Tapu ve Kadastro Genel Müdürlügü’nde Kartograf ve Koordinatograf Şefi olarak çalıştı. 1971 de Kanada’ya geldi. Toronto’da 30 yıl Northway Map Firmasında Fotogrametrist (Haritacı) olarak çalışıp, 2000 de emekli oldu. Evli ve üç oğlu var. Kanada  Türk Derneklerinin Tiyatro ve Müzik etkinliklerinde görevler aldı. Tarihi, felsefi, edebi eserler okumak ve klasik Türk ve Batı Müziği ilgi alanlarındandır.