Esma Yakut Ozdemir – 10 Kasim  2015 – 155 (Large)

GÖNÜLLÜ OLMAK

Bu seferki yazımı sizlere senelerdir parçası olmaktan gurur duyduğum Turkish Society of Canada`da gönüllü olmaya ayırdım sevgili Telve okuyucuları. Gönüllü olmak için gerçekten “gönülden olmak” gerekliliğine inanan biri olarak bize düşen işlerin ucundan durumumuzun müsaade ettiği kadarıyla tutup başarmaya çalışmak gerçekten  çok keyif verici. Her aktiviteden önce “Ayy, yine mi zaman geldi, şimdi hafta sonumuzu orada mi geçireceğiz, ne gerek var yapacak bir sürü işim vardı…!” gibi serzenişlerden sonra toplantılar başladığında erkenden toplantı yerine gitmek, uzun zamandır görmediğin arkadaşlarını yeniden görmek, gerçekleşecek projeyi heyecanla öğrenmek ve en önemlisi faaliyetin fiilen bir parçası olmak muhteşem bir duygu.

Ben kişisel olarak, evlendikten sonra çalışmayı hiç arzu etmemiştim. Bütün zamanımı çocuklarıma ve toplumsal aktivitelere, ya da çocuklarımın okullarındaki gönüllü aktivitelere ayırmaktı niyetim. Ancak hayat size her zaman sizin istediğiniz şartları sunmuyor. Önce ülkemizden ayrılarak Kanada`ya gelmek, sonrasında çalışmak varmış benim de kaderimde. Ancak bu hayalimi yaklaşık kuruluşundan beri ailece ve keyifle bir parçası olduğumuz Turkish Society of Canada`nın aktivitelerinde gerçekleştirme mutluluğunu yaşıyorum. Bu sayede pek çok güzel organizasyonda görev aldım ve en önemlisi çok güzel arkadaşlıkların gelişmesinin zevkini de yaşama şansı buldum. Bizim gönüllü olarak gösterdiğimiz küçük çabalarımızın ötesinde -her ne kadar içlerinde olmasam da- Organizasyon Komitesi’ndeki arkadaşlarımın fedakarlıklarının kelimelerle anlatılmasının mümkün olmadığını bildiğimi de belirtmeliyim. Her biri kendi alanında yoğun iş temposuna sahip olan bu arkadaşlarımızın değil sadece hafta sonları bir kaç saat, hemen her hafta bir araya gelerek defalarca projenin detayları üzerinden geçtiklerini biliyorum. En önemlisi sevgili Hülya`nın (ki emeği ve katkıları sonsuz) her sene işlenecek konuyu titizlikle seçip onu senaryolaştırarak gereken her türlü ayrıntıyı belirlemesi inanilir gibi değil.

Her sene ortaya konulacak sahne performansının senaryosu belirlenip gerekenler ortaya çıkmaya başladıkca Destek Komitesi’nin yönlendirmesi ile herkes elinden geldiğince malzemelerin temin edilmesi işini üstleniyor. Gereken kostümler ya dikilmek ya da ikinci el satışı yapan dükkanlardan toplanmak suretiyle hazırlanıyor. Kağnı, çadır, silah gibi dekorlar ise o konularda çok maharetli arkadaşlarımızın üstün çalışmalarıyla ortaya çıkıyor. Gerekli ön hazırlıklar yapıldıktan sonra sıra senaryo içinde yer alan rollerin bunları gerçekleştirecek gönüllü ordusundaki arkadaşlarımıza paylaştırılmasına geliyor.  Böylesine büyük bir grubu çok defa hafta sonları toplamanın ve projenin onlara anlatılarak provaların yapılmasının zorluğu da işin bir başka boyutu. Görev dağılımları yapılıp taşlar yerine oturmaya başladıkca çalışmalar da ciddi bir şekilde ilerliyor. Yoğun geçen bir kaç hafta sonunda nihayet “ACTION” denilecek “event” gününe geliniyor.

Sabahın erken saatlerinde herkeste hem endişeyle hem de tatlı bir heyecanla koşturmalar başlıyor. Kocaman dekorları bütün ağırlığıyla taşıyan mı istersiniz, kostümleri titizlikle getiren mi, makyaj için sırasını bekleyen mi? Müthiş ama bir o kadar keyifli koşturmaca. Derken son bir prova yapılıyor ve ACTION zamanı gelip çatıyor. Artık tüm çalışmaların, hazırlıkların ve emeklerin görücüye çıkıp seyircilere sunulma vakti.mProgram sona erip de yorgun geçen günlerin ve haftaların emeklerinin sonucu büyük bir başarıyla alındığında, alkıştan inleyen salonun sesi duyulduğunda ve tebrik mesajları gelmeye başladığında mutluluğunuz bir başka oluyor. En önemlisi de doğruluğuna inandığınız ilke ve değerlerin yeniden hatırlanmasına ve gelecek nesillere anlatılarak yaşatılmasının sağlanmasına katkınızdan dolayı duyduğunuz büyük gurur. Bu gurur size bütün yorgunluğunuzun buna değer olduğunu ama bu günlerimizi bize canlarını vererek sağlayan kahramanlarımızın yaptıklarının yanında sözünün dahi edilemeyeceğini ve asıl gururun onlara ait olduğunu hatırlatıyor…

Tülin Enbatan

Tülin Enbatan, 1965 Istanbul doğumludur. Eğitimini babasının görevi nedeniyle Anadolu’nun çeşitli illerinde tamamladı. Eskişehir Anadolu Üniversitesi, İşletme Bölümü’nden 1988 yılında mezun oldu. Bilgisayar sektöründe system satış ve kurulum uzmanı olarak çalıştı. 1999 yılında Kanada’ya yerleşti. Paketleme şirketlerinde üretim hattı yöneticisi olarak çalıştı. Halen bir lojistik firmasında faturalama uzmanı olarak çalışmaktadır. Evli ve iki çocuk sahibidir. Turkish Society of Canada’nın her etkinliğinde gönüllü olarak çalışan fedakar üyelerindendir.