anitkabir

Güneşin Batmadığı Yer

Yeni döndüğüm Ana Vatanımızdan, sevgi ve selamlar getirdim sizlere. Ne zaman Türkiye’mize gitsem,  o toprakların başka bir güzelliğini bulur, görür, o yerleri bir kat daha severim.  Bu kez de yine beş aylık bir zaman, bir an gibi bitti. Bu kutsal topraklardan, o dünyanın en güzel insanlarından ayrılmanın zamanı geldi çattı.  Geri Kanada’ya dönmek için uçağa binerken bir yandan eşime, üç oğluma ve canım dört torunuma kavuşma sevinci, bir yandan da o güzel yurdumdan geçici de olsa ayrılmanın burukluğu ile bir şiir dolandı dilime:

Sen bizim dağları bilmezsin gülüm,

Hele boz dumanlar çekilsin de gör,

Her tarafı bayram her tarafı düğün,

Hele yaylalara çıkılsın da gör.

 

Bilmezsin ovalar nasıldır bizde,

Kağnılar yollarda, yoncalar dizde,

Saydıklarım damla değil denizde,

Hele bir ekinler ekilsin de gör,

 

Görmedin sen bizim mavi suları,

Karlar eriyince kırar yuları,

Köpük olur beyaz sel olur sarı,

Hele taştan taşa dökülsün de gör.

 

Sen bizim köyleri görmedin ki hiç,

Yolları toz, çamur, evleri kerpiç,

O kirli kabukta o en temiz iç,

Hele bir yakından bakılsın da gör.

 

Anlamaz bilmezsin sen bizim halkı,

Sevgiyi bulasın yakına gel ki,

Kalıplar gerçeği ğöstermez belki,

Gönül perdeleri açılsın da gör.

Adını hatırlıyamadığım bu şiirin ozanı, kendi kendisiyle barışık, kendi millet ve kültürü ile harman olmuş, gerçekten erdemli bir insan olsa gerek.  Şüphesiz her millet vatanını sever, doğduğu büyüdüğü toprakları şiirlerine konu olarak seçen pek çok ozan vardır. Ama ben biliyorum ki bizim Türk ozanlarının ötekilerden çok farklı, vatan sevgileri vardır. Söz gelişi, Anadolu’yu dile getiren sayısız şiirler yazılmış, yurt ve vatan sevgileri, dünyada hiç bir ozanın yazdıklarıyla karşılaştırılamıyacak şekilde dile getirilmiştir. Tozlanmış raflarımızda kalan Edebiyat dergilerimize göre, 1940 lı yıllarda, Ulusal Ozanlarımız, Çınar Altı Dergisinde toplanmış,bir araya gelmiş ve kucaklaşmışlar. Bunlar arasında Galip Doğan İdil de vardır. İdil Anadulu’da Bir Ses adlı şiiriyle doğup büyüdüğü toprakların tarihine eğilmek süretiyle vatan sevgisini dile getirir.  Bin yıl içinde, Anadolu Türkünün göz bebeği bu vatan, bu topraklar.

Biz Türkler bu topraklar içinde hür yaşadık, atalarımızın kanıyla sulandığı bu topraklar üzerinde, bin yıldır, Ay Yıldızlı Bayrağımızı yükseklerde dalğalandırdık. Onun içindir ki, Türk Ozanlarımız, Anadolu sevgisi ile birlikte, bin yıllık tarihimizle kucaklaşır. Buna örnek olarak Ömer Bedretin Uşaklıgil’in Bursa’da Akşam, Ahmet Kutsi Tecer’in Muradiye’de Akşam şiirleri ilk aklımıza gelenlerdir. Kim demiş, ne  yalnız Muradiye de ne de Bursa da güzel akşam. Yurdumun her köşesinde Güneş bir başka güzellikde batar, bir başka güzellikde doğar. Siz, Van Gölü’nde batan güneşi gördünüz mü hiç? Siz başı beyaz duvaklı bir gelin gibi,  Ağrı Dağı’nda, siz Edirne’de, siz Şemdilli’de tütün bahçelerinden geçtiniz mi hiç güneş batarken? Siz Sinop’da, siz Anamur’da portakal bahçelerinde gördünüz mü güneşi batarken. Siz Nemrut Dağı’nda Güneşin doğdugunu gördünüz mü hiç? Tüm bunların üstünde yurdumun öğle bir noktası var ki,  orada Güneş bir kere batmış, ama her gün bin kere yeniden doğmakta. Bir milletin kalbi işte Orada atar. ANKARA’DA  ANITKABİRDE. Bu aydınlık Güneşin, yurdumuzun her köşesinde her gün, bir gün öncesinden daha parlak, daha güzel doğacağından hiç kimsenin şüphesi olasın!!!!!!

Mehmet Şükrü Hüner

1939 Kilis doğumlu olan Mehmet Şükrü Hüner, yedek subaylığını Sarıkamış’da yaptı. Ankara Tapu ve Kadastro Genel Müdürlügü’nde Kartograf ve Koordinatograf Şefi olarak çalıştı. 1971 de Kanada’ya geldi. Toronto’da 30 yıl Northway Map Firmasında Fotogrametrist (Haritacı) olarak çalışıp, 2000 de emekli oldu. Evli ve üç oğlu var. Kanada  Türk Derneklerinin Tiyatro ve Müzik etkinliklerinde görevler aldı. Tarihi, felsefi, edebi eserler okumak ve klasik Türk ve Batı Müziği ilgi alanlarındandır.