simten-ozken

Okula Yeni Başlayan Çocuklar ve Ayrılık Anksiyetesi

Yuvaya yeni başlayan çocuklar ilk günler yoğun stres yaşarlar. Bazıları bunu ebeveynlerine yapışıp, ağlayarak ifade ederler. Yaşanan bu yoğun stresi ayrılık anksiyetesi (kaygısı/endişesi) olarak adlandırıyoruz. Bebeklik döneminden başlayıp ergenlik dönemi de dahil olmak üzere tüm gelişim evrelerinde rastlanabilir.

Ayrılık Anksiyetesinin sebepleri:

Yuvada gözlemlediğimiz en belirgin davranış kalıbı, ayrılık esnasında çocuğun ağlaması ve annesine yapışmasıdır; çünkü onun geri gelmeyeceğini düşünür. Anne gittikten sonra çocuk nispeten güzel bir gün geçirir. Ama anne döndüğünde tekrar ağlamaya başlar. Bu ona anneden ayrıldığı anı yani endişe yaratan durumu hatırlatır.

Bebek doğduğu andan itibaren onun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını gideren  temel bir kişi vardır hayatında. Biz buna temel bağlanma figürü diyoruz. Bu ebeveynlerden biri ya da aile dışından biri olabilir – örneğin çocuğun bakıcısı-. Fiziksel ve duygusal ihtiyaclarını karşılayan bu temel bağlanma figürü ile bebek arasında güçlü bir bağ oluşur ve bebek güven duygusu içinde büyür.  Dolayısıyla bebek /çocuk temel bağlanma figüründen uzaklaştığında  endişe yaşar.  Yuvaya başlayan çocuk yabancı ortamda kendini korumasız ve hatta tehlikede hisseder.

Bu gelişimin bir parçasıdır ve geçici bir dönemdir. Önemli olan bu dönemin yumuşak geçmesi için gerekli önlemlerin alınmasıdır.

Ayrılık anksiyetesinin hızlı atlatılması ve adaptasyonun yumuşak bir şekilde gerçekleşmesi için yapılabililecekler:

Pratik öneriler vermeden önce iki önemli konuya değinmekte fayda var.

Karşılaştığımız vakalar ve istatistiki veriler , korumacı ve kaygı düzeyi yüksek olan ailelerin çocuklarının ayrılık anksiyetesini şiddetli ve daha uzun yaşama ihtimaline işaret ediyor. Endişeli ebeveynler genelde anksiyetesi yüksek bireyler yetiştiriyorlar.  Bazı genetik faktörlerin de önemli rol oynadığını unutmamak lazım.

İkinci konu ise özgüven.

Kendine güven bireyselleşmede önemli bir adım: mücadele etmek ve başarmak ise kendine güven için en önemli şart. Kendine güvenen çocuklar ayrılık anksiyetesini kısa sürede atlatırlar.

Her şeyi çocuk adına yaparak onun doğal engellerle yüzleşmesine ve problem çözme becerilerini geliştirmesine engel olmayın. Özbakım becerilerini öğrenmelerine destek olun.  Çocuklar zorluklarla mücadele etmeye ve öğrenmeye programlanmışlardır.  Yürümeyi yeni öğrenmeye başlayan çocukları düşünün,  kaç defa düşerlerse düşsünler  tekrar ayağa kalkmaya çalışırlar.

Pratik önerilere gelecek olursak;

–          İçiniz rahat olsun; kararlı olun.

–          Erken yaşlarda onu bir “oyun grubuna” katın.

–          Ayrılık rutini oluşturun. Öpücük, kucak, hoşça kal. Okula başlamadan önce rutinin bu olacağını söyleyin. Evde ayrılma pratiği yapın; öpücük, kucak, hoşça kal. Ayrılık süresini uzatmayın ve tekrar tekrar geri gelmeyin. Çocuğa haber vermeden ayrılmayın

–          Yuva alışverişini beraber yapın

–          Yuvayı önceden beraberce ziyaret edin, öğretmenle tanıştırın; öğretmenin çocuk ile vakit geçirmesine fırsat tanıyın

–          Yuvaya başlamadan önce konu ile ilgili çocuk hikayeleri okuyun

–          Korku ve endişesini yok saymayın, küçümsemeyin, dalga geçmeyin. Korktuğunu söylediğinde bu duyguyu reddetmeyin, konuşmasına fırsat verin

–          Sevdiği bir oyuncağı/objeyi okula götürmesine izin verin.

–          Ilk gün sadece 1-2 saatliğine bırakın. Uyku saati ya da yemek saatine rastlamasın.

Ayrılık anksiyetesini artırabilecek bazı faktörler:

–          Yorgun veya uykusuz olması,

–          Hafif bir hastalığa bağlı olarak vücudunun direncinin düşük olması,

–          Yakın bir dönemde ev düzeninde yaşanan bir değişiklik. Taşınma, boşanma,  ölüm, yeni kardeş,

–          Kanada göçmen alan bir ülke. Yuvada sıklıkla karşılaştığımız tablo ise göç etmiş ailelerin İngilizce bilmeyen çocuklarının adaptasyonu. Dil iletişimin en temel unsurlarından. Konuşulanı anlamamak, derdini anlatamamak stres düzeyini arttırır. Bu etapta yuva öğretmeni ile işbirliği yapmak çok önemli.

Tüm bu önerilere rağmen ayrılık anksiyetesinin üstesinden gelinemezse aile ne yapabilir?

Bu durumun devam etmesi doğal olarak ailede bir çaresizlik duygusu yaratacaktır.

Eğer temel bağlanma figüründen ya da evden ayrılmak, yalnız kalmak, aşırı, devamlı bir endişeye yol açıyor, bağlandığı kişiyi kaybediceğine dair yoğun bir korku yaşıyor, yuvaya gitmeyi red ediyor,  günlük yaşamını ve sosyal etkileşimini olumsuz etkiliyor, uyku ile ilgili yada bedensel sorunlar yaşıyorsa (baş ağrısı, mide bulantısı, kusma) ve bu belirtiler 4 haftadır devam ediyorsa Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğundan söz edebiliriz. Bu tedavi edilmesi gereken bir durumdur ve vakit geçirmeden uzman desteği almak gerekir.

Simten Osken Vural

Simten Osken, Istanbul Üniversitesi, Psikoloji mezunudur. Otizm ve aile/çift terapisi başta olmak üzere çeşitli sertifika programlarına katılmış, Türkiye de bir eğitim kurumunda Psikolojik Danışmanlık yapmıştır. Hali hazırda Ryerson da eğitimime devam ederken, aynı zamanda bir yuvada öğretmenlik yapmaktadır.