music-for-health

Sanat: Bir Tedavi Yöntemi

Eski bir İzlanda şiiri olan Havamal’da şu satırlar vardır: “Bende öyle şarkılar vardır ki, hiçbir kralın karısı, hiçbir insanoğlu tekrar edemez. Bunlardan birinin adı Yardımcı’dır. Bu, sana ihtiyacın olduğu zaman, hastalığında, üzüntünde ve bütün güçlüklerinde yardım eder. Ben öyle bir şarkı biliyorum ki, eğer usta hekim olmak istiyorlarsa bütün insanoğulları onu söylemelidirler” .

Müzikle tedaviyi kliniğe ilk sokmak isteyenlerden biri 1872’de Fransız nörolog Philippe Pinel’dir. Sonrasında ancak 60 yıl kadar önce müzikle tedavi psikiyatri kliniklerine girebilmiştir. 1977’de Amerika bu konuyu resmen kabul edip hastanelerinde uygulamaya başlayan ilk ülke olmuştur. Ülkemizde ise 15. Yüzyılda resmen tedavi olarak benimsenmiş bu konu bazı dernekler ve kuruluşlar ve bireysel çabalar sayesinde kendisine uygulama alanı bulmuştur.

Buna bir örnek,  İstanbul’da Alzheimer Derneği ve Fransız Lape Hastanesi işbirliğiyle  orta ve uzun vadede Demans ile yaşayan kişiler ve yakınları için yaşam kalitesini geliştirmek maksadıyla dans rehabilitasyonu yapılmaya başlanmıştır.

Ayrıca  İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda 2004 yılından beri “Sanat Psikoterapi Eğitim ve Atölye Çalışmaları”na katılan ve bu alandaki çalışmaları geliştirmek isteyen gönüllü bir grubun yürüttüğü çalışmalar neticesinde 1 Ekim 2012 tarihinde Sanat Psikoterapileri Derneği kurulmuştur.

Müzikle tedavi hakkında daha fazla kaynak olsa da, dans , resim de hastalık tedavilerinde  yaygın olarak kullanılmıştır, ve günümüze uyarlanmış terapi yöntemleri geliştirilmiştir.

Sanat terapisinin minik tarihçesi budur. İnsan ruhu bir müddet teknoloji sarhoşluğu nedeniyle ihmal edildiyse de, ilim, bilim ve eğitim olgularının “müspet”liğinin  gözden geçirilmesiyle, hak ettiği değeri ve özeni tekrar kazanmaya başlamakta. Sanatın hayatımızdaki yadsınamaz “hayati” önemini vurgulayanlar arttıkça, gerçekten toplumların  şah damarı olduğu daha fazla anlaşıldıkça, insan ruhuyla ilişkisi daha kolay kabullenilecek, ve gelecek nesillerin neyi “gelişmiş” neyi “ilkel” olarak niteleyecekleri  konusu da mevcut tüm inanışları silerek, en  baştan düzenlenecektir.

Elif Barut

Kaynaklar:

Ankara’da 1967’de doğan  Elif Barut’un  çocukluğu Cezayir’de geçti. ODTÜ Mimarlık Bölümü’nden mezun oldu. Meslek hayatına mimar olarak başladıysa da  2002’den bu yana Moda ve Kapalıçarşı’daki iki atölyesinde yurtiçi ve yurtdışında kurumsal firmalara Nili Silver markasıyla gümüş objeler ve takılar tasarlayıp üretmekte. Toronto’ya 2014 haziran ayından gelen Elif Barut aynı zamanda denemeler ve hikayeler yazıyor.